Blog

Obsesif Kompulsif Bozukluk (Takıntı Hastalığı) nedir?

Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) ya da halk arasında söylenen adıyla “takıntı hastalığı” obsesyonlar ve/veya kompulsyonlarla seyreden kronik seyirli bir psikiyatrik tablodur. Anksiyete bozukluklukları içinde sınıflandırılır.

En sık görülen takıntı türleri: bulaşma; şüphe ya da emin olamama; hastalık takıntıları; düzen ve simetri takıntıları; cinsel takıntılar; dini takıntılar başlıca sayılabilir. En sık görülen kompülsiyon türleri içinde kontrol etme; yıkama; sayma; biriktirme; simetri ve düzen; tekrarlatma sayılabilir.

Genel hatlarıyla aklınızdan atmak isteyip atamadığınız düşüncelere takıntı, saplantı (obsesyon); bu düşüncelerden kurtulmak, sıkıntınızı azaltmak için tekrar tekrar yapmak zorunda hissettiğiniz davranışlara (daha nadir olarak düşünceler de kompülsüf bir işlev taşıyabilir) kompülsyon, zorlantı denilebilir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk kronik yani süreğen seyirli bir hastalıktır. Diğer anksiyete kaygı bozuklukları gibi erken başlangıçlıdır. Üç yaşına kadar erken yaşlarda başlayan vakalarla karşılaştım. Belirtilerin ağırlaşması genellikle yirmi yaş civarında olsa da birçok hastada subklinik yani tanı alacak seviyede olmayan bazı belirtilerin çocukluk çağında da görülebilmektedir.

OKB tedavisi de uzun süreli bir tedavidir. Çok sık karşılaştığım tedaviyle ilgili hatalar gereğinden düşük doz ilaç kullanmak ve yeterli süre beklemeden ilaçların yetersiz olduğuna karar vermektir. Tedaviyle ilgili sorulan sorulardan biri de “takıntı hastalığında psikoterapi etkili midir” sorusudur. Yapılan araştırmalar özellikle bilişsel davranışçı terapinin bu hastalarda işe yarayabileceğine işaret etmektedir. Benim tecrübeme göre ilaç tedavisi olmadan yalnızca psikoterapinin etkisinin sınırlı kaldığı yönündedir. İdeal olan etkin bir farmakoterapi (ilaç tedavisi) uygulamak ve belirtiler tam düzelmediğinde psikoterapiyi eklemektir.

İlaç tedavisinin ne kadar sürdürülmesi gerektiği sorusunun cevabı ise çok bireyseldir. Bu sorunun cevabı ilaç tedavisinin ne kadar etkili olduğu, hastalığın o hastada ne kadar kronik doğada olduğu, yaşam olaylarının ve stres düzeyinin semptomların yoğunlaşmasında ya da ortaya çıkmasında ne kadar etkili olduğu gibi bir çok faktöre göre verilmelidir. Tedavinin ne kadar süreceğini ilk seansta bir psikiyatristin sağlıklı bir cevap vermesi mümkün değildir. Belki de yan etkiler nedeniyle ilaç kullanılması ya da doz arttırılması mümkün olmayacaktır.

Şizoobsesif bozukluk dediğimiz içgörünün az olduğu ya da takıntıların bizar (absürd, anlamsız) olduğu, psikotik bozukluğa daha yakın bir OKB türü de mevcuttur ki bu vakalar daha farklı tedavi seçeneklerinin gündeme gelir.

Bu yazı yorumlara kapanmıştır.

İzmir’de Boşanma Avukatı Arayanlara Kapital Hukuk’u Tavsiye Ediyoruz

Bir psikiyatri sitesinde boşanma avukatı hakkında bir yazının bulunmasını garip bulabilirsiniz. Belirtmeliyim ki çift …

Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun tarihçesi.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu’nun Kısa Tarihçesi

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu İcat Edilmiş Bir Hastalık mıdır? Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu …

Nasıl psikiyatrist olunur?

Nasıl psikiyatrist olunur? Nasıl terapist olunur? Psikoterapi Eğitimi.

Üniversite sınavına hazırlanan bazı lise öğrencileri bana nasıl psikiyatrist olunacağını soruyorlar. Öncelikle …